Mayıs 10, 2024

CHANGE  LANGUAGE

SOKAK Terörleri Haala PUSUDA / EL Başıboş hayvanlar sorunu…

Atmosferde Gözlemlenen Tuhaf Değişiklikler

Başıboş hayvanlar sorunu…

Bir türlü çözülemeyen başıboş köpek sorunu, Ülkemizin her şehrinde olduğu gibi Mardinimizin de kanayan yaraları arasında bulunuyor. Özellikle de kadın ve çocukların korkulu rüyası olan sokaktaki dostlarla ilgili tepkiler son günlerde ülkemizin gündemini de epeyce yoruyor.

Mardin’de özellikle de Kızıltepe Cumhuriyet Meydanı’nda ve Yenişehir Mhallesi’nde neredeyse başıboş köpeğin olmadığı sokak kalmadı.

Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin bu konuyla ilgili yaptığı çalışmaların olduğunu duyuyoruz. Her ilçede bir köpek barınağı oluşturma ve sokak hayvanlarının daha sağlıklı tehdit olmayacak şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri için yer ve alan bakıldığını duyuyoruz.

G20 toplantısına katıldıktan sonra yurda dönüş yolunda gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında konuya değinen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Sahipsiz hayvanların yeri sokaklar değil, barınaklardır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığına gerekli talimatları verdim. Bakanlarım çalışıyor. Bu işi boş bırakmamalıyız. Konuyla ilgili atılacak adımlar neyse, ne tedbir gerekiyorsa yerine getirilecek. Bu konuda öncelikli olarak belediyeler, barınaklar inşa ederek sahipsiz, başıboş sokak hayvanlarını toplamalı. Mesela bizim Konya Büyükşehir Belediyemizin gerçekten çok örnek bir çalışması var. İstanbul’da Beykoz Belediyemizin de gerçekten çok örnek bir çalışması var. Yani hem teşhis hem tedavi ve ondan sonra da hayvanları garipsemeyecekleri alanlara salıverme gibi bir çalışmayı şu anda Beykoz Belediyemiz de Konya Büyükşehir Belediyemiz de yapıyor. Ayrıca mesela İstanbul’da Orman Bölge Müdürlüğümüz ile Valiliğimizin müşterek yeni bir çalışmaları var. Bu hayvanların bakılabileceği ve daha sonra dernekler tarafından bunların bakımının üstlenilebileceği bir uygulamayı müştereken çalışıyorlar. Daha sonra da bunu bütün illere uygulamayı düşünüyoruz. Orman Bölge Müdürlüğü bu hayvanlar için uygun yerler ve hayvan severlerin de gelip ilgilenebilecekleri mekanlar oluşturmaya çalışıyor. Epey bir ilerleme de kaydedildi” diyordu.

Sayın Cumhurbaşkanımızın Epey mesafe kat edildi cümlesinin; her konuda olduğu gibi Mardin’de de ağır aksak ilerlediğini buraya not etmiş olalım. Hepimizin az ya da çok hayvan sevgisi var. Bu sevginin temelindede herşeyden önce Allah’ın emrinin gereğinin de bulunduğunu bilmeyenlerden değiliz!

Özellikle akşam saatlerinde elin ayağın sokaktan çekildiği, insan yoğunluğunun olmadığı sabah saatlerinde sürüler halinde gezen, köpeklerin okula giden çocukların korkulu rüyası olduğunu birkez daha vurgulamakta fayda var. Sokak hayvanlarının esir aldığı sokaklarda ne çocuklar ne kadınlar nede gençler rahat dolaşabilir. Bunun tedbirinin alınması gerektiğini sadece ben değil; her Mardinli düşünmektedir.

Bugüne kadar yaşanan köpek saldırıları şükür ki ya yaralama ya da korkulu kaçışmalarla ucuz atlatıldı. İnşallah tıpkı Bitlis’te yaşanan acı olayın bir benzerini yaşamadan Sayın Cumhurbaşkanımızın da vurguladığı gibi sevimli başıboş dostların yeri barınaklar olur da bizler onları, onlar da bizleri rahatsız etmeden yaşamımızı bişekilde sürdürmüş oluruz.

Resim

Ali Yiğit

Başıboş Sokak Köpekleri Popülasyonu

Ali Yiğit

 

Kimse kusura bakmasın gerek elinde yetki olan icra makamında olanlar gerekse muhalefet partileri, sahipsiz  başıboş köpek sorununu yıllarca görmezden geldi.

Belediyeler ise 5199 sayılı yasanın  6’ıncı maddesine sığındılar.

Ve sonuç olarak takribi 5 – 8 milyon aralığında  başıboş sokak köpeğinin varlığından bahsediliyor.

Hiçbir belediye bu yükün altına girmek istemediği gibi dokunanı yakar misali bir çekince oluştu.

Oysa  insanımızın anayasal hakkı olan can güvenliğini tehdit eden bir durum var ortada.

İt severlerin şerrinden çekindikleri kadar  başıboş sokak köpekler tarafından saldırı sonucu mağdur olan ailelerin ahından çekinmediler.

İlimiz Milletvekiline bu sorun ne olacak günde 15-20 şikayet alıyoruz dediğimde aman bizi şunların şerrine bulaştırma cevabı almıştım.

Nasıl bir şer ki insanlar hayatlarını kaybediyor ve sokaklar gittikçe sokak köpekleri tarafından işgal ediliyor, çocuklar parkta güvende değil, öğrenci okula tek başına gidemiyor, yaşlı veya bayanlar sabah erken işe giderken başıboş sokak köpek korkusu yaşıyor ama yetkililer it severlerin şerrinden çekiniyor.

Hakeza ”YASA” ile it severlerin eli güçlendiriliyor.
Mahallede çocuğa saldıran köpek için şikayet var. Ekip köpeği almaya geliyor, her türlü şirretliği gösteren it sever bas bas bağırıyor hakaretler savuruyor gö-tü-re-mez-siniz yasa var diyor. Sizi mahkemeye verip süründüreceğim tehdidi cabası.

Yani ben geliyorum diyen ve yüzlerce cana mal olan bir tehlike görmezden gelindi.

Sadece 2022 yılında  27 kişi  başıboş köpek tarafından ısırılması veya köpeklerden kaçarken araç çarpması sonucu hayatını kaybetmiş.

20 yaşındaki Rabia Kallı, 10 yaşındaki Mahra Pelin Pınar, 6 yaşındaki Berat Çiftçi, başıboş köpekler tarafından kafatasından ısırılarak hayatını kaybeden 2 yaşındaki Ali Asaf Tekin ve son olarak Bitlis Adilcevaz ilçesinde başıboş sokak köpekleri tarafından saldırıya uğrayan 12 yaşındaki Mustafa Erçetin’e   kuduz tanısı konuldu ( acıları arttığı için uyutuldu) ve bir kaç gün önce hayatını kaybetti.

Köpeklerin uyutulmasına karşı çıkan güruh Mustafa’nın uyutulmasını görmediler, duymadıkları gibi birde ailesine dava açma tehdidinde bulundular.

Sorunu ”Sahipsiz  Hayvan” kategorisinde değerlendirmek yanlış olur.

Sokaktaki bütün hayvanlar sahipli değildir.

Mesele başıboş sokak köpek sorunudur. Çünkü sokaklarda, parklarda, kampüslerde  ve neredeyse tüm kamusal alanlarda köpek dışında hiçbir hayvan sürüleşip insanlara saldırarak ciddi yaralama hatta öldürme gibi durumlara sebep olmamaktadır.

Başıboş köpeklerin sadece saldırıları değil sağlık açısından da bir tehlike  oluşturduğu bir gerçek var ortada.

Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre, Türkiye’de yılda yaklaşık 250 bin kuduz şüpheli temas bildirimi yapılıyor ve bunların çoğunluğu da hastalıktan korumak için aşı programına alınıyor.

Bakanlık, insan vakalarının çoğuna kuduz köpeklerin sebep olduğu ısırıkların neden olduğunu kaydediyor.

Resmi verilere göre 2021 yılında Türkiye’de 250 bin 375 kuduz riskli temas görülürken, bunlardan 3’ünde kuduz hastalığı gerçekleşti

Ayrıca köpek dışkılarından bulaşan ve cerrahi maliyeti çok yüksek olan ”Kist Hidatik” vakaları son 5 yıldır sürekli artıyor.

Genelde köpek saldırıları gündeme gelir göreceli olduğu için. Oysa Kist Hidatik hastalığı ile her gün karşı karşıyayız.

Gerek başıboş köpek gerekse sahipli hayvanların  dışarıda gezdirdiklerinde etrafa bıraktığı dışkıları zamanla  gerek rüzgar  gerekse  sebze meyveler üzerinden insanlara bulaşıyor.

Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre kuduz riskinin hala yüksek olduğu tek Avrupa ülkesiyiz.

Kist Hidatik hastalığı, kuduz riski ve başıboş sokak köpek saldırı gerçeğini görmezden gelemeyiz.

O nedenle sorunun çözümü için öncelikle  Hayvan Hakları Koruma Kanunu  5199 sayılı yasanın 6’ıncı bendi değiştirilmeli.

Mevcut Hukuki Mevzuat değişmediği sürece sorun büyüyerek devam edeceği gibi çıkılmaz bir hal alacaktır.

Bu konuyla ilgili yazılan makalelerden bazı bölümler konuya açıklık getirecektir.

Devletimiz, yaşama, vücut bütünlüğünü koruma, sağlıklı bir çevre, eğitim, çalışma gibi temel insan haklarını öncelikle tesis etme ve koruma ile yükümlüdür. Tüm kanunlarda Anayasa’ya uygun olmak zorundadır.

Ancak uygulamaya baktığımız zaman vatandaşı korumakla görevli kamu idarelerinin özellikle tercih ettikleri 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6’ncı maddesinin uygulanmasında temel insan haklarının ihlal edilerek Anayasa’ya da aykırılık oluştuğu aşikardır. Sağlıklı bir çevrede, huzur ve güven ortamında yaşamak için sokağındaki saldırgan başıboş köpek çetelerinin toplanarak temel insan haklarının sağlanmasını isteyen bir vatandaşa öncelikle ilçe ve varsa büyükşehir belediyeleri tarafından 5199 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesi gerekçe gösterilerek hiçbir işlem tesis edilemeyeceği şeklinde cevap verilmesi kabul edilemez. Saldırgan ve sürü köpeklerin alındığı yere bırakılması yeni saldırıların gerçekleşmesine zemin hazırlamaktadır.

Mevzuatımız başta Anayasamız olmakla birlikte kabul edip taraf olduğumuz İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmelere göre öncelikle vatandaşımızın yaşam hakkını, vücut bütünlüğünü ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını temin etmek ve korumak üzerine yapılandırılmıştır.

Danıştay tarafından verilen kararlarda da kamu idaresinin tedbir alma yükümlülüğü açıkça belirtilerek başıboş köpek sebepli meydana gelen zararların tazmini noktasında ilçe, büyükşehir belediyeleri ve valilikleri sorumlu tutmaktadır. Devlet koruyamadığı vatandaşının zararını maddi ve manevi olarak tazmin etmekle yükümlü olsa da insan canı söz konusu olduğunda hiçbir tazminat kaybedilen canın yerini dolduramayacaktır.

Geldiğimiz noktada başıboş köpek sebepli olaylarda kaybettiğimiz, sadece rakam ve isimden ibaret olmayan çocuk, yaşlı, engelli tüm vatandaşlarımız, acılı aileleri ve kamu vicdanı gereği kanun koyucunun artık 5199 sayılı Kanun’da bir değişiklik yaparak, başıboş köpekleri kendi sorumluluğunda tutması, vatandaşlara ait kamusal alanda başıboş bulunmalarını engellemesi uluslararası bir yükümlülük olarak aciliyet göstermektedir.

İdare hukukunun temel esası zarar yani tazmin yükümlülüğünü doğuran olay gerçekleşmeden ön almak, tedbir almak üzerine kuruludur. Kamu hizmetinin nihai amacı da kamu yararını tesis etmektir. Kamu idareleri Hayvanları Koruma Kanunu’nu keyfi yorumlayarak insan hayatını tehlikeye atabiliyor ve yargı erki uygulamadaki yanlışı tespit ederek tazmin yükümlülüğüne karar veriyorsa, yasama organının ivedilikle müdahalesi ile Anayasa ve taraf olunan uluslararası sözleşmeler gereği temel insan haklarını temin edip koruyacak nitelikte bir Kanun değişikliğini derhal yaparak İdare’nin takdir hakkını kaldırılması ve sokaklarda tehlike yaratacak tek bir başıboş köpek bile kalmamasının sağlanması gerekmektedir.

Dünyada 600 milyon, ülkemizde ise 10 milyon kadar sokak hayvanı olduğu tahmin ediliyor. World Animal Protection International’ın 2008 verilerine göre dünya üzerinde yaklaşık 600 milyon köpek bulunmakta ve bu köpeklerin 480 milyonu sahipsiz. Derneğin verilerine göre her yıl 59.000 kişinin ölümüne neden olan kuduzun yayılmasını durdurmak için yılda 10 milyon köpek zehirleniyor, taşlanıyor ve elektrik verilerek öldürülüyor .

5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu’na göre sahipsiz hayvanın tanımı şu şekilde:

“Barınacak yeri olmayan veya sahibinin ya da koruyucusunun ev ve arazisinin sınırları dışında bulunan ve herhangi bir sahip veya koruyucunun doğrudan denetimi altında bulunmayan evcil hayvanlar (kırsalda ve sokaklarda başıboş yaşayanlar).”

2018 verilerine göre İstanbul’da; 162 bin 970 kedi, 128 bin 900 köpek olmak üzere 291 bin 870 sokak hayvanı olduğu öngörülüyor.

Hayvanların kontrol dışı üremesi, sahipli olanların terk edilmesi ve/veya yavrularının çevreye bırakılması gibi sebepler sahipsiz hayvanların mevcudunu giderek artırıyor.

İngiltere, Almanya, Hollanda gibi Avrupa ülkelerinin birçoğunda, sanayileşmenin ardından gelen iç göçlerle sokağa atılan hayvanların sayısı problem olacak kadar artmış. Hükümetler, yıllar içinde geliştirdikleri çözümler ile sorunu yok denecek kadar az seviyeye indirgemişler. Bu yazımızda hayvan sorununu çözen ülkelerin kullandıkları metotları sunup hayvanların sokaklarda özgür olup olmadığını inceleyeceğiz.

Türkiye’de hayvan hakları ne durumda ?

Türkiye, sokak hayvanları ile ilgili problemi çözmek için 2004 yılında 5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu kabul etmiştir.

Bu kanunun ardından 2006 yılında Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği çıkarılmıştır. Bu düzenlemeler, sokak hayvanlarının sorumluluğunu belediyelere veriyor. Ne var ki sorun hayvan derneklerinin de kamunun da içini rahatlatacak çözüme ulaşmaya yetmedi. Daha net ve belirgin mevzuatlara ihtiyaç var.

2022 verilerine göre Türkiye’de 10 milyon sokak hayvanı bulunuyor. Bu da nüfusun %8’i kadar olduklarını gösterir.

2021 yılından bu yana hayvan hakları ile ilgili 25 adet yazılı soru önergesi verildi

TBMM’nin sitesinde yer alan “Yazılı Soru Önergeleri” kısmında “hayvan hakları”, “sokak köpekleri”, “köpek” ve “sokak hayvanları” anahtar kelimelerini arattık. İnceleme sonuçlarımıza göre 2021 yılından bu yana (Mayıs 2022) hayvan hakları ile ilgili toplam 23 yazılı soru önergesi verilmiş.

Soru önergelerinin konu başlıkları şu şekilde:

  • Barınak koşullarının iyileştirilmesi,
  • Hayvan haklarının korunması için yürütülen çalışmalar,
  • Gaziantep Hayvanat Bahçesine ve hayvan hakları yasasının ne zaman çıkarılacağı,
  • Hayvan hakları konusundaki kanun önerisi çalışmaları,
  • Türkiye’deki kobay üretim merkezleri ile hayvanlar üzerinde deney yapan merkezlere ve hayvan haklarına ilişkin,
  • Hayvan haklarına yönelik yasal düzenleme çalışmaları,
  • Hayvan haklarının korunması konusunda yapılan çalışmalara ve at yarışlarının yasaklanması talebine ilişkin,
  • Sahipsiz sokak köpeklerine yönelik alınacak önlemlere ilişkin,
  • Türkiye geneli ve Kocaeli özelinde sokak köpekleri için uygulanan düzenlemelere ilişkin,
  • Kedi ve köpek satışının durdurulması talebine ilişkin,
  • Kedi ve köpek mamalarındaki KDV oranının düşürülmesi önerisine ilişkin, (i)
  • Sahipsiz sokak köpeklerine yönelik alınacak önlemlere ilişkin,
  • Kedi ve köpek mamalarına uygulanan KDV oranının düşürülmesi talebine ilişkin, (ii)
  • Yasa dışı köpek dövüşlerinin engellenmesine ilişkin,
  • Kedi ve köpek mamalarından alınan KDV oranına ilişkin, (iii)
  • Sokak hayvanlarının toplanmasına ilişkin,
  • Van’ın Erciş ilçesinde sokak hayvanlarının ölü bulunduğu iddiasına ilişkin,
  • Bakanlığın desteklediği sokak hayvanlarına yönelik barınak yapımı projelerine ilişkin,
  • Sokak hayvanları rehabilitasyon ve bakım merkezlerinin denetimine ilişkin,
  • Toplatılan sokak hayvanlarının bakımına ve sahiplendirilmesine ilişkin,
  • Bingöl’ün Kiğı ilçesindeki eski su tesisatının değiştirilmesi ile sokak hayvanlarının durumlarına ilişkin,
  • Pandemide sokak hayvanlarının korunmasına yönelik çalışmalara ve hayvan barınaklarına ilişkin.

Soru önergelerinin 9’u CHP’, 7’si HDP,  4’ü İP, 1’i MHP, 1’i Saadet Partisi tarafından, 1 tanesi ise Bağımsız Milletvekili İsmail Koncuk tarafından verildi.

Sokak köpekleri sorunu ile ilgili taraflar

  1. Belediyeler
  2. Hükümet
  3. Sivil toplum kuruluşları
  4. Siyasi partiler
  5. Medya
  6. Toplum
  7. Dolaylı veya doğrudan saldırıya uğrayan insanlar

Sokak köpekleri ile ilgili sorunlardan etkilenen tarafları bu şekilde sıralayabiliriz. Çözüm üretme noktasında ise taraf sayısı ikiye düşürülebilir. Bir taraf köpeklerin kusursuz olduğunu varsayarken diğer taraf ise bu canlıları şeytanlaştırmakta.

Köpeklerin sokakta özgürce yaşadığı iddiası

Hayvan hakları savunucuları, sokak köpeklerinin kamuya açık alanların gerçek sahibi olduğunu mütemadiyen vurguluyor. Ancak gelin görün ki sahipsiz köpeklerin sokaktaki yaşamları “özgürlük” mü “sefalet” mi asıl tartışmaya açılması gereken konulardan biri bu.

Sahipsiz köpekler,

  • Sokaklarda işkencelere maruz kalıyorken,
  • Barınmak için uygun ortama sahip değilken,
  • Trafik kazaları sonucu yaralanıp ölebiliyorken,
  • Aç ve susuz kalabiliyorken,
  • Zararlı yiyecekler yiyip zehirlenebiliyorken,
  • İnsanlardan ve de daha güçlü köpeklerden zarar görmeye bu kadar açıkken,
  • Hastalanıp bunu birbirlerine bulaştırarak acı çekip ölürken bu tercih edilmeyen “özgürlüğün” ne ölçüde savunulması gerektiğinin sonuna soru işareti ekliyor.

Hayvanlar hastalıklara çok açık bir şekilde zorlu bir hayat mücadelesinin öznesi oluyor.

Köpeklerin denetimsiz besinlerle beslenmesi, kötü niyetli zehirleme girişimlerinin yanı sıra olası hastalıklara yol açmaya da sebebiyet verebiliyor. Bu yiyeceklerin takibi yapılamıyor. Söz konusu hayvanlar olduğunda, eşit şekilde dağıtım yapılamıyor. Aksine alan kavgaları dolayısıyla köpeklerin birbirlerine saldırdığı görülüyor. Küçük köpekler için bu süreci atlatmak daha da zor oluyor.

Sahipsiz köpeklerin insanlara zarar vermesi gerçekliği

Başıboş köpekler olarak da anılan sahipsiz hayvanların insanlara zarar vermesi, birçok haberde kendini gösteriyor. Evet, hayvanlardan da insanlara zarar gelebiliyor. Hem de bunun için karşı tarafın kışkırtması gerekmiyor.

Yapılan araştırmalar, hayvanların dürtüsel bir şekilde yırtıcılığa sahip olduklarını ortaya koyuyor. Nitekim Avrupa’da sokakta hayvanların yaşamasına izin verilmiyor; sokaklar, hayvanların evi olarak romantize edilmiyor.

Areda Survey‘in 1800 kişi ile yaptığı anketin sonuçlarına göre insanların % 53,7’si sokak hayvanlarını tehlikeli bulmuyorken % 41,3’ü ise tehlikeli buluyor.

Anket katılımcılarının %32,9’luk kesimi kendisinin veya yakınının saldırıya uğramadığı belirtiyor. Aynı soruya %33,9’luk kısım yakının köpek saldırısına uğradığını %24’lük kesim ise kendisinin uğradığını belirtiyor. %8,9 ise hem kendisinin hem de yakınlarının sokak köpeği saldırısına uğradığını söylemiş.

Anket içindeki bir diğer soruda ise saldırgan köpeklerin barınaklara bırakılması hakkındaki düşüncelerinin ne olduğu soruluyor. % 40,5’lik kısım insanlara saldıran köpeklerin barınaklara bırakılması gerektiğini düşünürken yüzde 35,6’sı ise hayvanların rehabilite edilmesi gerektiğini savundu. % 16,4’lük dilimde ise saldırgan hayvanların uyutulması gerektiğini söyleyenler yer aldı. %7,5 ise “kısırlaştırılmalı” dedi.

Sokak hayvanlarının toplanıp barınağa bırakılıp bırakılmaması ile ilgili görüş bildirenlerin ise % 51’i sokak hayvanlarının  doğal hallerine bırakılması gerektiğini düşünüyor.

Sahipsiz köpekler, ısırık darbeleri ile kalıcı sakatlıklara ve de ölümlere doğrudan neden oldukları gibi kaçma kovalama esnasında trafik kazalarına sebebiyet verebiliyor.

Çevre ve gürültü kirliliğine neden olmaları da yine hepimizin şahit olduğu sorunlardan birkaçı.

Avrupa Birliği ülkeleri sahipsiz köpek sorununu nasıl çözdü? 

Hayvan refahı, en geniş anlamıyla şu şekilde tanımlanabilir: “Çiftlik, pet, egzotik, laboratuvar ve vahşi hayvanların bakımı, beslenmesi, barındırılması, yetiştirilmesi, nakliyesi, kesimi, tedavisi ya da bilimsel araştırmalarda kullanımı sırasında ağrı, acı ve ızdıraptan uzak, sağlık, mutluluk ve iyilik hallerinin sağlanması”.

İngiltere hükümeti bünyesinde 1993 yılında oluşturulan Hayvan Refahı Komitesi hayvanlara verilmesi gereken 5 özgürlüğü şu şekilde sıralamıştır (Anon-2, 1993):

  1.  Hayvanların açlık, susuzluk vb. şeklinde ihtiyaçlarından yoksun bırakılmaması,
  2.  Hayvanların bulundukları çevre şartlarından rahatsız olmamaları,
  3.  Hayvanların acı ve ağrıya neden olan çarpma, yaralanma ve hastalıklardan korunması,
  4.  Hayvanların normal davranışlarını sergileyebilmesi
  5.  Hayvanların korku ve strese neden olan olaylardan korunması.

World Animal Protection’a göre İngiltere, Avusturya, Hollanda, İsviçre, İtalya, Danimarka ve İsveç’te sokak hayvanı sorunu yok denecek kadar az. Bu ülkelerde hayvan refahı son derece iyi durumda.

Kaynak

Bu ülkelerde sahipsiz köpekler toplanıp bakımevlerine yerleştiriliyor. Ayrıca köpeklerin sokağa atılmasının önüne geçmek için zorunlu kayıt sistemleri bulunuyor. Kayıt sistemi gereği köpeklere yerleştirilen mikroçip ve dövmeler, onların kimlikleri yerine geçiyor. Böylece sahipleri, köpeklerini terk edemiyor.

İngiltere’de 1878 yılında yürürlüğe konulan kanunla sahipsiz köpeklerin kayıt altına alınma zorunluluğu getirilmiş ancak uygulama kısmında etkinliğin sağlanamaması üzerine kayıt sistemi 1988 yılında kaldırılmış. 2005 yılında çıkarılan kanunla ise sahipsiz köpeklerin toplanmasının sorumluluğu yerel otoritelere verilmiştir. Yerel otoriteler tarafından toplanan köpekler 7 gün boyunca bakımevlerinde tutulur. Bu süre içerisinde sahiplendirilemeyenler hayvan refahı kuruluşlarına gönderilir ya da uyutma işlemi uygulanır. Ülkede sahipsiz köpeklerin sayısını kontrol altına almak için kısırlaştırma yöntemi de uygulanmakta (Kırışık ve Öztürk,2021: 364).

Uyutma işlemi, AB üye ülkelerinde yaygın bir uygulama olup bu politikayı uygulamayan ülkeler de mevcut. Yunanistan, Almanya ve İtalya’da sahipsiz köpeklere uyutma işlemi uygulanmaz. (Dodurka, 2016: 15).

Almanya’da sahipsiz köpekler toplanarak bakımevlerine yerleştirilir. Bakımevlerinde gerekli sağlık kontrolleri, aşıları ve bakımları yapılan köpeklerin sahiplenilmesi sağlanır. Sahiplendirilen köpekler sahiplerine teslim edilir, sahiplendirilemeyen köpeklere ise bakımevlerinde bakılır. Almanya’da hayvan bakımevleri koşulları da oldukça iyi durumda. Bakımevlerinde hayvanların %80’i en fazla 6 ay içinde sahiplendirilmektedir.

Almanya’da bakımevlerinin %25’i belediye, %75’i ise hayvansever bağışçıların ekonomik destekleri ile işletilmektedir. Bu bakımdan derneklerin ve iş insanlarının da desteğinin alınması düşünülebilir.

Slovenya’da ise köpeklere ilk kuduz aşıları yapılırken mikroçip uygulanarak kayıt yapılır.  Başıboş sahipsiz köpekler 8 gün içerisinde çiplenerek aşılanır ve 30 gün içerisinde kısırlaştırılır. Sokakta bulunan köpeğin sahibi bulununca tüm masrafları ödemekle yükümlüdür. Bu nedenlerle Slovenya’da sahipsiz hayvan sorunu yok denecek kadar azdır. Sokak hayvanları ile ilgili başarılı bir idare sağlayan Slovenya’da:

  • Hayvanlara kötü muamelenin önlenmesi,
  • Hayvanların korunması,
  • Sahipli hayvanların terk edilmesinin yasaklanması gibi konularda yasal düzenlemeler bulunur ve zorunlu kayıt sistemleri kullanılır.

Mikroçip uygulaması ile terk edilmiş bir hayvanın tespiti sonrası bu hayvanın sahibine geri döndürülmesi sağlanır. Diğer yandan hayvan barınakları da sahipsiz olarak bulunan hayvanları barındırmak zorundadır. Bu şekilde alınan hayvanlar veteriner hekimlerce muayene edilir, gerekirse tedavi uygulanır ve aşıları yapılır. Bu hayvanlar gebelik durumu gibi nedenlerle 90 güne kadar barındırılabilirler. Büyük oranda dişi hayvanlar kısırlaştırılır. Ulusal anlamda kısırlaştırma desteklemeleri bulunmayan Slovenya’da bu sorumluluk daha çok belediyeler tarafından yılda genellikle 2 kez olmak üzere kısırlaştırma programları ile yürütülmektedir. Kırsal kesimde veteriner hekimlere ait gezici kliniklerle önceden duyurulan kuduz aşılamaları ve kısırlaştırma çalışmaları yapılmaktadır.

İsveç’te sokaklarda başıboş görülen köpekler derhal gönüllüler ve polis tarafından ya da hayvan refahı gözlemcileri tarafından uzaklaştırılırlar. Polis, bulduğu köpeği bir gün muhafaza edip daha sonra yasalar gereği barınaklara teslim eder İsveç’te konu ile ilgili yasalara toplum tarafından yüksek düzeyde uyum söz konusudur. Köpekler için
yüksek düzeyde yatırımlar yapılmakta ve değer verilmektedir (Kırışık ve Öztürk,2021: 363).

Yine Belçika, Danimarka, Hollanda gibi ülkelerde yasalar ciddi şekilde uygulandığından sahipsiz hayvan sorunu yok. Avrupa Birliği Üye Devletleri, hayvan sahipleri ya da bakıcılarının kendi bakımları altında olan hayvanların refahını temin etmeleri için ve söz konusu hayvanların gereksiz yere ağrı, acı çekmemeleri ve yaralanmamaları için belirli standartlar getirmişlerdir. Örnek ülkelerde uygulanan bilimsel popülasyon yönetimi ve köpek refahı uygulamaları esas alınarak sorunun daha da büyümesi engellenebilir. (Kırışık ve Öztürk,2021: 381).

Sokak köpeklerinin göçmen edebiyatındaki yeri 

Behiye Arabacıoğlu’nun “Göç Eden Kültür” makalesinde Türk göçmenlerin edebi eserlerine taşıdıkları öğelerden bahseder. Almanya’ya göç eden Emine Sevgi Özdamar’ın “Seltsame Sterne Starren Zur Erde” (Tuhaf Yıldızlar Yer Yüzünü Dikizliyor) adlı eserinde Türk kültürüne ait izler sıralanırken sokak satıcılarının ve ezan sesinin yanında “köpek sesleri” de gelir. Kitaba göre bunların hiçbiri Berlin’de yoktur.

“İstanbul’da gece otobüsleri deniz kenarı boyunca ıssız caddelerde ilerlerdi, bazen köpekler otobüslerin arkasından koşardı. Burada hiç köpek görünmüyor.” (Özdamar, agk, çeviri: B. Arabacıoğlu)

Özdamar, otobüslerin peşinden koşan köpekleri hatırlatır ve Berlin’de hiç başıboş köpeğin olmadığını belirtir.

Türkiye’de Hayvanları Koruma Kanunu 5199 (2004)

5199 Madde 4B 

Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir.

Yönetmelik, her hayvanın eşit doğduğunu ve sahipsiz köpeklerin de sahipli köpekler gibi desteklenmelerinin gerekli olduğunu söylerken bu konudaki sorumluluğu birden fazla kuruma dağıtmış. Yönetmeliğe göre; sahipsiz hayvanların korunması, bakılması ve gözetilme görevi konusunda il çevre ve şehircilik müdürlükleri, belediyeler, il hayvan koruma kurulu, geçici özel bakımevleri, sorumlu veteriner hekim, hayvan sahipleri ve yerel hayvan koruma görevlisi görevlendirilmiş.

5199’da hayvan sahipleri, evcil hayvanları dolayısıyla gelecek herhangi bir şikayetten doğrudan sorumlu tutulmuştur. Ancak sokak hayvanları ile ilgili olaylarda kimin sorumlu tutulacağı belirtilmemiş.

5199 Madde 6

Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. maddesine göre sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır. (5199, Md.6).

Hayvanları Koruma Kanunu’nda yerel idareler ve bakanlıkların da sorumlu olduğu belirtilse de yalnızca belediyelere ilişkin hükümler bulunmaktadır. Bu da sahipsiz hayvanlarla ilgili her davada faturanın belediyelere kesilmesine sebep olmaktadır.

Hayvan hakları tartışmasındaki yanlış kanılar

1- Hayvan saldırılarının sebebi, tamamıyla insanlar değil

Hayvan haklarına yönelik tartışmalar, insan – hayvan ilişkisini yeniden düzenleme ve insan üstünlüğüne son verme iddialarını taşıyor. Ayrıca insanın dünyaya, canlılara, cansızlara, doğaya sürekli zarar veren, acımasız ve kötü bir varlık olduğu fikri sıkça vurgulanıyor. Bu yaklaşım, insanlar arasında ayrım yapmamakta, masum ve suçsuz bütün insanları da bir kötülük objesi olarak yaftalamakta.

Başta çocuklar olmak üzere sahipsiz köpeklerin saldırısı yüzünden ölen, fiziki ve de ruhi olarak kalıcı şekilde zarar gören çok sayıda insan var.

Köpek sahiplenen ve köpeğini tasmalı, kayışlı olarak kurallara uygun bir şekilde dolaştırmak için sokağa çıkaran hayvanseverler, sahipsiz köpeklerin kendi köpeklerine saldırması nedeniyle ciddi sorunlar yaşıyor.

Köpekler -doğası gereği- bir sürü oluşturunca, belli bir bölgeyi sahiplenince, karnı acıkınca veya kuduz olunca içgüdüsel olarak saldırma moduna geçmektedir. İnsanlar, kediler, koyunlar, tavuklar ve diğer hayvanlar onlara bir şey yapmasa dahi saldırabiliyorlar. Bu nedenlerle, sahipsiz köpeklerin sokaklardan toplanarak sıhhi ve güvenli ortamlarda barınmaları sağlanmalı. (Ateş, 2021; Cansen, 2019; Gökatalay, 2021; Uğur, 2021; Yılmaz, 2019; Yiğit, 2021).

2- Hayvan hakları tüm sokak hayvanlarını kapsamıyor, hiyerarşik bir yapı var

Diğer yandan sokak hayvanları ile ilgili fikirler tüm hayvanları kapsamayıp kendi aralarında da bir değer hiyerarşisi kuruyor. Bu hiyerarşik konumlandırmada en üst sırada kedi ve köpekler geliyor. Horoz, tavşan, at gibi hayvanlar nispeten daha aşağıda gözetiliyor. Bu bağlamda hayvan hakları denilirken, sadece subjektif değer yüklenilen bazı hayvanlar esas alınıp diğerleri hak kapsamı dışında tutuluyor.

3- Sokaklar, hayvanların evi değil kamu güvenliğinin temin edildiği ortak alanlar

Sokaklar, parklar, alışveriş, istirahat ve eğlence alanları gibi halka açık yerler toplumun ortak yaşam alanlarıdır. Dolayısıyla can ve mal endişesi olmaksızın günün her saatinde özgürce dolaşabilmeleri de kamu güvenliği kapsamındadır.

Çoğunlukla kedi ve köpeklerden oluşan evcil hayvanlar, sahiplerinin ölmesi veya terk edilme sonucu sahipsiz kalıyor. Doğa ile bağı kısmen koparılan ve doğal ortamda yaşama yetisini kaybeden bu hayvanlar yerleşim yerlerinin içinde ve civarında zor koşullarda yaşam mücadelesi vermektedirler. (Tamzok, Kük ve Çobanoğlu, 248: 2013)

4- Köpekleri kısırlaştırıp sokakta beslemeye devam etmek çözüm değil 

Hayvanları Koruma Kanununa göre, toplanan sahipsiz köpekler bakımevlerinde aşılanarak kısırlaştırılmakta ve sahiplendirilemeyen köpekler alındıkları ortama geri bırakılmakta.

Ne var ki bu sistem, sorunun çözülmesi için yeterli değil. Konu üzerine çalışan birçok akademik, sahipsiz köpekleri tehlikeli sokak koşullarına terk eden Hayvanları Koruma Kanunu ve uygulama yönetmeliğinin ilgili maddelerinin değiştirilmesini öneriyor (Erdem, 2021).

Bu şekilde diğer hayvanlar da köpek saldırılarından korunabilmeli.

5- Yakala – kısırlaştır – bırak (YKB) politikasının işlevi azalıyor

Sahipsiz köpek sayısı, artık kontrol edilebilecek düzeyin çok daha üzerinde olduğu için yakala – kısırlaştır – aldığın yere bırak politikasının işlevi ideal seviyeye ulaşamıyor.

Ayrıca YKB politikası; köpeklerin açlık, susuzluk, hastalık, soğuk, sıcak, trafik kazaları, köpekler arası saldırılar, diğer hayvanlardan, araçlardan ve insanlardan kaynaklanan tehlikeler gibi çok zor koşullar altında kaldığı sokak habitatına geri bırakılması anlamına geliyor. Bu durum ise köpeklerin refahından çok zararına yol açıyor (Aydoğdu ve Meral, 2019: 2131).

Hayvan Hakları Federasyonu ne diyor?

Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) da kendi sitesinden yayınladığı açıklamada kendilerinin de sokakta sahipsiz hayvan istemediklerini vurguladı. İdealin, tüm hayvanların sahiplendirilmesi olduğunu belirtti.

HAYTAP’ın açıklamasından öne çıkan maddeler şu şekilde sıralanabilir:

  • Ama insanlarımız sahiplenmek bir yana ellerindeki hayvanları doğurtup sokaklara bırakıyorlar. 
  • Sokaktaki hayvanı sahiplenmek yerine pet shop’lardan hayvan satın almayı tercih ediyor.
  • Köylerdeki vatandaş yavruları torbalara doldurup kent merkezlerine bırakıyorlar. 
  • Kısırlaştırma görevini belediyeler, il tarım müdürlükleri yapmıyor. Umurlarında da değil. Kısırlaştırma istasyonlarını kliniklerini hiç zorunlu olmadığımız halde tüm ülkede bizler Haytap olarak açmak zorunda kalıyoruz. Üzerine de bu kamu hizmetini yaptığımız için milyarlarca da vergi veriyoruz. Bu devletin kurumların bu işten maaş alanların ayıbıdır.
  • Okullarda bile hayvanlarla nasıl beraber yaşanacağına dair bir eğitim verilmiyor. MEB mevzuatına bir türlü girmiyor.

Veteriner Görüşü: Veteriner Hekim Necati Bozkurt

Veteriner Hekim Necati Bozkurt’un Evrensel’den Eylem Nazlıer’e verdiği röportajı inceledik. Bozkurt, sokak hayvanları sorununun giderek arttığını ve bu alanın artık hayvanlar için uygun olmadığını söyledi: 

İnsanların desteği olmadan bir kedinin, köpeğin sokakta yaşama şansı düşük. İnsanlar besledikleri zaman kedi ve köpekler hayatta kalıyorlar. Beslemedikleri zaman aç kalıyorlar. Onun için açlıktan, hastalıktan, trafik kazalarından,  ormanlık alanlarda, sokaklarda ölen kedi köpek sayısı maalesef çok fazla” diye konuştu.

Diyar21Haber
MAGAZİN

Atilla Atasoy’dan… BİR DEMET TÜRK MÜZİĞİ!

ASAYİŞ DiYARBAKIR YEREL HABER

Diyarbakır’da iki ayrı operasyonda 536 kilogram esrar 994 uyuşturucu madde ele geçirildi

Yurtdışı Türk Yayınları

Fransa / Eşantiyon ürün dağıtılması 1 Temmuz 2022 tarihinde çıkarılan Çevre Kanunu kapsamında yasaklandı.

BÖLGE HABER

Mardin’de ‘Dört çarpı dört’ sergisi

Deprem

Hatay’da 10 bin 831 depremzede yeni evlerine kavuştu

ASAYİŞ DiYARBAKIR YEREL HABER

Diyarbakır’da PKK operasyonu: 6 gözaltı

GÜNCEL

D21 News – Erdoğan tarafindan ikna edildi, Gaye Erkan geri dönüyor! Ekonomi kulisleri hareketlendi…

MAGAZİN

Tarık, Seyran’a yardım ediyor

Amedspor SPOR

PFDK’dan Amedspor’a yeni ceza

Amedspor SPOR

Suat Önen: AMEDSPORUMUZU KUTLUYORUM

Fenerbahce SPOR

D21 News – Ali Koç, Fenerbahçe başkanlığı için son kararını verdi

DÜNYA

Asker kıtlığı yaşayan İsrail 40 yaş üstünü askere çağırdı

Teknoloji

D21 News – KAAN, İtalyan basınında yer aldı! “Kralların kralı”

DiYARBAKIR YEREL HABER

Zinar Aydın: Geleceğin Basketbol Gençleri Diyabakir’da Yetişecek

DÜNYA

Kahire’den sonuç çıkmadı Netanyahu katliama devam edecek

MAGAZİN Sinema

10 – 17 MAYIS 2024 HAFTASININ YENİ VİZYONA GİRENLERİ VE SEÇKİLERİ!

MAGAZİN

Selen Görgüzel… 300 BİN LİRALIK BİLEKLİĞİNİ KAYBETTİ!

MAGAZİN

Çocuk Kalbi’nin yönetmeninden çağrı

Turizm

“İsveçliler Alanya’da huzurlu ve mutlu YAŞIYOR”

ASAYİŞ DiYARBAKIR YEREL HABER

Diyarbakır’da 150 adet tarihi eser ele geçirildi

Bir yanıt yazın